Yazı Duyurusu

Menu

ÇOCUK EĞİTİMİNDE YANLIŞLAR!!!

ÖDEVLER VE ÇOCUK EĞİTİMİNDE YANLIŞLAR!!!


OKUL DÖNEMİNDE ÇOCUK EĞİTİMİ

**Oyun çağındaki bir çocuğu okuldan geldikten sonra dersin başına oturtmak zor. Eğitimciler gelişimde ödevin önemli olduğunu belirtirken çocuğunuz ödevlerden kaçıyor olabilir! Uzmanlar ise ödev konusunda ebeveynleri uyarıyor, sık yapılan hataları sıralıyor, anne, baba ve öğretmenleri dikkatli olmaya davet ediyor.
**Okulda verilen ev ödevleri öğrencilerin, özellikle de çocukların pek hoşuna gitmeyen, yapmak istemedikleri bir şeydir. Hele de oyun çağındaki bir çocuk ise söz konusu dersin başına oturması gereken, o zaman durum daha da zordur.
**Çevremizdeki ailelere baktığımızda birçok anne ve babanın çocuklarına verilen ödevleri yaptıramamaktan şikâyetçi olduğunu görmek mümkün. 
**Çocuğum ödevini yapsın, derslerinde başarılı olsun kaygısında olan ebeveynler bu endişeyle zaman zaman hataya düşebilmekte.
**Öyle ki çocuğa ödevi bir külfet gibi algılatabiliyorlar. Hatalar zinciri ise burada başlıyor. Uzmanlar uyarıyor. Ödevin bir külfet olarak algılatılmaması için yapılması gereken bazı şeylerin olduğuna dikkat çekiyorlar. 
**Bu gibi yanlış algıların düzeltilebilmesi için, öğretmenlerin sağduyusuna ve tecrübesine bağlı olmakla birlikte anne babaların göstereceği özen de çok önemlidir.
**Ailenin çocuğa ödev yapmayı sevdirmesi için öncelikle çocuğunun nasıl bir öğrenme modelinin olduğunu bilmelidir. Çünkü, bir insanın beş çocuğu varsa beşinin de öğrenme modelinin birbirinden farklı olabileceğini unutmamalıyız. 
**Çocuğumuzun hangi  öğrenme modeline sahip olduğunu bilen anne-babanın, çocuğun okuldaki başarısını kayda değer biçimde  artırabilir.
**Çocukların ödeve soğuk bakmaları ve ödev yapmak istememelerinde ailelerin ve öğretmenlerin bazı yanlış tutumlarının etkisi vardır. 

ÖDEV KORKU NESNESİ HALİNE GETİRİLMEMELİ!

**Ödev çocuk için bir korku nesnesi haline geldiyse çocuk ödevden de okuldan da soğur. Okul günleri aklına geldikçe bile irkilir, o günleri nefretle ve soğuk duygularla hatırlar. Böyle durumlarda çocuğun öğrenmesi de zaten kalıcı olmaz. 
**Ödevi böylesi bir korku aracı haline getirmeme konusunda anne babalar kadar öğretmenler de duyarlı olmalıdır.Verilen ödevler bütünleştirici, konunun anlamına yardımcı, çocuğu sıkmadan merak uyandıracak mahiyette az ama öz olursa çocuk için daha faydalı olacaktır.

Bu gibi durumlarda ideal öğretmen modeli;
**Çok başarılı bir öğretmen emekli olurken genç bir meslektaşı kendisine başarısını neye borçlu olduğunu sormuş, başarılı öğretmen şöyle cevap vermişti: “Öğrencinin başarılı olabilmesi için dersi sevmesi, dersi sevebilmesi için öğretmeni sevmesi, öğretmeni sevebilmesi için de öğretmenin öğrenciyi sevmesi gerekir. Öğrenciyi seversen ona öğretmek daha kolay olur.” Gerçekten de sevginin çocukları etkileyici bir gücü vardır. Bu gücü kullanabilmek için öğrenciye değer vermek gerekir. Öğrenciyi azarlayan, aşağılayan, hata yaptığı zaman yerin dibine batıran, arkadaşları arasında küçük düşüren öğretmen modeli bu çağın modeli değildir.
**Ne yazık ki hâlâ öğrencileri aşağılayan, kaba kuvvet uygulayan öğretmenlere rastlayabiliyoruz. Halbuki çocukta korku duygusu yerine sevgi duygusunu harekete geçirerek öğretmek çok daha kolaydır. Öğretmen öğrenciye sevgiyle yaklaştığı zaman çocuğun beyni öğrenmeyle ilgili bir mutluluk kimyasalı salgılar ve öğrenme kalıcı hale gelir.

ÇOCUK OKULDAN GELDİĞİNDE BİR SÜRE SERBEST BIRAKILMALI!

**Dinlenmesi için hiç fırsat vermeden, hemen ödevini yapmaya zorlamak çocuğun ödeve karşı antipati duymasına, kötü duygular beslemesine neden olur. 
**Bazı anneler sanki çocuk ödevi olduğunu, ders çalışması gerektiğini düşünemeyecekmiş gibi masanın başına oturtana kadar çocuğa sürekli çalışması gerektiğini hatırlatırlar. 
**Çocuk hiç dinlenmeden ödeve başlatılırsa ödevden de oyundan bir tat alamaz. Halbuki çocuk okuldan geldikten sonra belli bir süre serbest bırakılsa, rahat bir nefes alsa daha verimli bir çalışma yapacaktır.

ANNE-ÖĞRETMEN VE ÇOCUK ÜÇGENİ ÇOK ÖNEMLİ!

**Sürekli ders çalışmasını hatırlatan bir anne varsa, çocuk onu gördüğü zaman sadece ders çalışma zorunluluğunu hatırlar, başka bir şey hatırlamaz. 
**Anneyle çocuğun ilişkisi bozulursa, düzeltmek zor olur; oysa dersteki zayıflık bir şekilde telafi edilir. Onun için anneyle olan ilişkiyi bozmadan ders çalışmayı zevkli hale getirmek gerekir. Aynı şekilde öğretmenle öğrencinin ilişkisi de bozulmadan gidebilmelidir.

ÇOCUĞUN HAYATI PLANLI-PROGRAMLI OLMALI!

**Çocuğun hayatının planlı-programlı olması gerekir. Okuldan sonra belli bir süreyi oyun ve dinlenme ile geçirmeli, ardından ders çalışmalıdır. Aileler de bu saatleri belirleyip çocuğun buna riayet etmesini sağlamalıdır.

SALT BİLGİ YIĞINI DEĞİL HAYAT BECERİSİ DE ÖĞRETİLMELİ!

**Çocuk ders çalışırken ödevin konusunun yanı sıra hayatı, ders çalışma metodunu, disiplinli olmayı, zorluklara dayanmayı öğrenmelidir. 
**Çocuğa güven duygusunun eşlik ettiği bir sorumluluk duygusu kazandırmak gerekir. Aksi halde sadece itaati öğrenir. 
**Halbuki çocuk bireysel yaratıcılık, sorun çözme, insanlarla iletişim kurabilme gibi beceriler kazanmalı, sadece kurallara uyan, otoriteye itaat eden bir insan yetişmemelidir. 
**Ancak özgür düşünen, farklı olabilen, sorgulayan, yeteneklerini geliştirebilen çocukların yetiştiği bir toplum gelişebilir. O nedenle ödev salt bir bilgi yığını değil hayat becerisi öğretebilmelidir.

YÜKSEK BAŞARI BEKLENTİSİ BAŞARISIZLIĞI GETİRİYOR!

**Yapılan hatalardan birisi de ailelerin çok yüksek motivasyonlu olmaları ve çocuğa devamlı çok başarılı olmasını beklediklerini hissettirmeleridir. 
**Ailedeki yüksek beklenti düzeyine ulaşamayan çocuk ne yaparsa yapsın ailesini memnun edemez. Bu nedenle “Nasıl olsa ben annemi ve babamı memnun edemeyeceğim” deyip yenilgiyi baştan kabul eder hiç çalışmamaya başlar. 
**Aslında yeterince zeki olan çocuk, “yapamam, başaramam” duygusuna yenildiği için başarısız olur.
**Başarının önündeki en büyük engellerden biridir "aşırı mükembelliyetçilik."

HATA VE KUSURLARA ODAKLANMAK GÜVENİ ZEDELİYOR!

**Hem öğretmen hem de aile hep olumsuza; çocuğun hatalarına, kusurlarına odaklanırsa çocuğun kendine güveni zayıflar, çalışma şevki kırılır. 
**Sık sık verdiğimiz bir örnek vardır: Diyelim ki çocuk karne getirdi. Notlarının yedi tanesi iyi, üç tanesi zayıf. Çoğu ailenin yaklaşımı neden üç tane zayıf olduğunu sorgulamak şeklinde olur. Aileler bunu iyi niyetle, çocuğun daha başarılı olmasını istedikleri için yapıyorlar fakat farkında olmadan çocuğu ders çalışmaktan soğutuyorlar. Oysa “Bak, şu dersler pekiyi, bunları çok güzel başarmışsın. Hadi beraber bu üç zayıfı nasıl düzelteceğimizi düşünelim ve bir çözüm bulalım” denirse çocuk “Annemle babam benim olumlu yönlerimi de görebiliyor” der ve dikkatini zayıfları düzeltmeye verir, başarabileceğine inanır ve çözüm üretir.
**Olumsuza odaklanmak ve o yönde bir şeyler sarf etmek, çocuğun cesaretinden ve  kendine olan güvenden yapılan en büyük hırsızlık ve haksızlıktır.


Not:Bu yazının hazırlanmasında Psikolojik Danışman Mustafa KALAYLI ve Nevzat TARHAN'ın katkıları katkıları başta olmak üzere birçok kaynaktan faydalanılmış olup okula yeni başlayan çocuğa nasıl davranmalı, okul başarısı nasıl arttırılır, eğitim ve öğretimde başarıyı artırmanın yolları, çocuğun başarısını etkileyen faktörler ile ilgilidir.

Share This:

MUSTAFA KALAYLI

I'SİTEMİZDE; İNSAN VE İNSANLIĞA FAYDALI OLABİLECEK "İYİ, DOĞRU VE GÜZEL OLAN HER ŞEY" SİZLERİN İSTİFADENİZE SUNMAKTAYIZ ....

Yorum Yok " ÇOCUK EĞİTİMİNDE YANLIŞLAR!!! "

  • To add an Emoticons Show Icons
  • To add code Use [pre]code here[/pre]
  • To add an Image Use [img]IMAGE-URL-HERE[/img]
  • To add Youtube video just paste a video link like http://www.youtube.com/watch?v=0x_gnfpL3RM