Yazı Duyurusu

Menu

ÜÇLÜ SOSYAL ETKİ ARAŞTIRMASI

ÜÇLÜ SOSYAL ETKİ ARAŞTIRMASI


1-SHERIF'İN "GRUP NORMUNUN OLUŞMASI DENEYİ"

2-ASCH'İN "UYMA DENEYİ"

3-MILGRAM'IN "İTAAT DENEYİ"


1-SHERIF'İN <<GRUP NORMUNUN OLUŞMASI>> DENEYİ

(MUZAFFER SHERİF)

**Sherif bugün “klasik” olarak kabul edilen bu araştırmasında otokinetik etki diye bilinen bir görsel algı yanılgısından faydalanmıştır.



Deneyin içeriği 

Sherif bu deneyinde “ Otokinetik etki” diye bilinen bir görsel algı yanılgısından yararlanmıştır. Tamamen karartılmış bir odada hareketsiz duran bir ışık noktasına bir süre gözümüzü kaydırmadan dikkatle bakarsak, ışık aslında yerinde durduğu halde onu hareket ediyormuş gibi görürüz. 

Bu olaydan faydalanarak Sherif bir dizi araştırma yapmıştır. Bunlardan, grup normunun oluşması ve normlara uyma davranışını iyi belirtmesi bakımından en temel olanlara bakacağız.


Araştırmada birbirleriyle herhangi bir bağlantısı olmayan denekler teker teker odalara alınmıştır. Deneklere bir algı deneyi yapılacağı söylenmiş ve karartılmış odada ufak bir ışık kısa aralıklarla gösterilmiştir. Deneklerden ışığın her gösterilişinde ne kadar hareket ettiği sorulmuştur. Denekler her seferinde farklı cevaplar vermişler yaklaşık on denemede bir Standard belirlemişler ve bundan sonra bu standarda yakın cevaplar vermişlerdir. 


Daha sonra denekler birkaç kişilik gruplar halinde bir odaya alınıp belirledikleri standartları yüksek sesle söylemeleri istenmiştir. Ve burada ilginç bir durum oluşmuştur, grup üyeleri kişisel standartlarını bırakıp grup standardı oluşturmuşlardır. 


Sherif yaptığı başka bir araştırmada, denekleri teker teker deneye almak yerine, onları doğrudan grubun içine sokmuştur. Daha önce herhangi bir Standard oluşturmamış denekler grup içinde daha çabuk bir şekilde ortak bir norm oluşturmuştur. 



Muzaffer Sherif bu deneyden şunu çıkarmıştır. Fiziksel belirsizlik ortamında, bireyler içsel bir kıyas noktası geliştirir. Bir grupla birlikte olduklarında ise, diğerlerinin ölçü noktasını referans alır. 


İlk deneye baktığımızda bir olgu hakkında kesin yargılarda bulunamıyorsak bu konudaki fikirlerimizin çabuk değişebileceğini gözlemledik. 



Bu iki araştırma sonucu şunu gösteriyor ki kendi standartları olmayan kişiler grubun normlarına daha çabuk uyum gösteriyorlar.


Sherif’in elde ettiği bir üçüncü bulgu ise, grupta oluşturulan standardın, daha sonrada denekler tarafından kullanılmaya devam edilmesidir. Bu ortak normun etkisi çok güçlüdür. Denekler 1 yıl sonra yalnız başlarına deneye tekrar alındıklarında bu ortak standardı kullanmaya devam etmişlerdir(Kaynak: Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın “Günümüzde İnsan ve İnsanlar” kitabı)



Deneyin Açıklaması 

**Fiziksel gerçeğin belirsiz olduğu hallerde kişi, durumu belirlemek, bir yere tutunmak ister ve bu amaçla bir gerçek yaratır. Bu gerçek, kişi yalnız ise onun tarafından, eğer başkaları ile beraber ise etkileşim sonucu grup tarafından yaratılır ve bu standarda beraberce uyulur.

**Kendi başlarına birer yargı standardı geliştirmiş olan bireyler, grup halindeyken, ortak bir standarda, bir yargıya doğru yönelmekte, bu şekilde bireysel olarak geliştirdikleri sübjektif gerçeğin yerine grubun geliştirdiği sosyal gerçek geçmektedir(Kişisel standartlar, yerlerini tek bir ortak standarda bırakmış oluyor). 

**Demek ki, belirli bir konuda bir grup normunun (standardının) nasıl oluştuğu bu deneyle gösterilmiştir. Grup içinde önce tek bir norm yokken böyle bir norm bir kere oluşunca, bu norm, o grubu meydana getiren bireyler tarafından benimsenmekte ve gerçeği yansıttığına inanılmaktadır. 

**Sherif, bu araştırmasında özellikle belirsiz bir fiziksel ortam yaratmıştır. Böylece belirsiz fiziksel gerçeğin yerini sosyal gerçek almış, grubun normu, bireylerce gerçek olarak kabul edildiğinden bu norma uyulmuştur. 

**Ya fiziksel gerçek apaçık ortadayken, grubun yargısı buna ters düşecek olursa ne olur? Bu durumu ikinci bir araştırma ile inceleyelim. ASCH'in deneyini ele alalım.


2-ASCH'İN <<UYMA>> DENEYİ



(ASCH)   

**İnsan, doğru bildiğini sandığı şeyin tersini iddia eden bir grupla karşılaşırsa ne yapar? 



**Diyelim ki, bir masa etrafında oturan birkaç kişiden birisiniz. İki çizgi gösteriliyor ve hangisinin daha uzun olduğu soruluyor. Eğer sizden önce cevap veren dört kişiden hepsi size yanlış gelen cevabı verirse, sıra size geldiği zaman ne yaparsınız? 



Deneyin İçeriği



Asch deneyi, 1953’de yayımlanan insanın karar verme sürecinde, çevresinin etkisinin ne denli önemli olduğunu anlamaya çalışan deneydir. İsmini de deneyi yürüten Polonya asıllı ABD’li sosyal psikolog Solomon Asch‘dan almıştır.



Deneye katılan kişilere görsel bir algılama testi yapılacağı söylenmiştir ve deney esnasında katılımcılara bazı kartlar üzerinde aşağıda gördüğünüz gibi şekiller gösterilir. Kartlar üzerinde bir yanda bir çubuk diğer yanda ise A,B ve C olarak adlandırılmış üç çubuk daha vardır. Soru ise çok basittir; Soldaki çubuk A,B ve C çubuklarından hangisi ile eşit boydadır. Deneklerden cevaplarını grup içerisinde sesli bir biçimde söylemeleri istenir.


Fakat asıl önemli konu, deneyin 8 katılımcısı arasında yalnızca 1 tanesi gerçekten denek olmasıdır. Diğer 7 kişi deney ekibindendir ve sorulara kasıtlı biçimde yanlış cevaplar verip yanlış cevaplar üzerinde hemfikir olurlar. Örneğin yukarıdaki resimde doğru cevap “C” iken anlaşmalı katılımcıların hepsi cevaba “B” diyordu. Sonuç ise inanılmaz…



Denekler ilk bir veya birkaç soruya doğru cevapları verirler fakat daha sonra grup ne diyorsa onlarda aynı cevapları vermeye başlar. Yanlış cevap verdiklerini bile bile… Yani düşündüğümüzden çok daha fazla sosyaliz ve sosyal etki altındayız. Ya da aklınızda şu soru canlanabilir; Fikirlerim ne düzeyde bana ait? 



Deneyin daha sonra bir çok farklı versiyonu gerçekleştirilmiştir. Soru adetleri değiştirilerek ne kadar zamanda uyum sağlandığı gözlemlenmiş veya katılımcı sayısı değiştirilerek insanın karar mekanizmasına etki etmek (kaba tabir ile mahalle baskısı bile denilebilir) için kaç kişi olması gerektiği gözlemlenmiştir. Örneğin, denekleri yanıltan kişi sayısı bir veya iki olduğunda kişinin fikri çok da fazla etkilenmiyor fakat bu sayı üç olduğunda sosyal etki bariz biçimde hissedilmeye başlıyor. Bunun üzerine üzerine Asch, grup normlarının algıya müdahalesi için yeter sayıyı üç olarak belirledi (Fakat ilerleyen yıllarda bu bir eğri ile daha karmaşık biçimde formülize edilmiştir).


Bir diğer önemli veri ise 1950’li yıllar ve daha sonraki yıllarda yapılan deneyler arasındaki farktı. Çünkü dünyanın demokratik ve özgürlük bakımından ilerlemesi denekler üzerindeki sosyal baskıyı azaltmış ve deneklerin kendilerini özgürce ifade etme oranı arttırmıştı. Ayrıca deneyin uygulandığı farklı ülkelerde, özgürlüklerin daha etkin olduğu ülkeler için daha fazla ifade özgürlüğü gözlemlenirken paylaşımcı toplumlarda sosyal uyum çok daha hızlı oluyordu.


Deneyin 1970’ler sonrası yapılan farklı bir versiyonunda ise kadın ve erkekler karşılaştırılmış ve kadınların erkeklere oranla daha fazla sosyal uyum gösterdiklerini ortaya konulmuştur. Yine bir başka versiyonda cevaplar yazılı istenmiş ve sosyal uyum etkisi bariz biçimde azalmıştır.

Açık biçimde deneyin sonuçları biz sosyal varlıklar yani insanlar için bir hayli tuhaftır. Yani kişi kendisini sosyal çevrede konumlandırabilmek için doğru bildiğine yanlış diyebilmektedir. Bu zeka ürünü müdür, ego ürünü müdür, sosyal konumunuz doğru ve yanlıştan daha mı önemlidir? Akla sayısız sorular geliyor. Biz kafanızı daha fazla kurcalamayıp kalan soru sorma işlerini sizlere bırakalım. Bol bol sorular…

Deneyle ilgili küçük bir uyarı: Durumun açık seçik olmasını sağlamak için tek çizginin uzunluk bakımından diğer karttaki üç çizgiden bir tanesine eşit olduğunu, yani fiziksel gerçeğin belirgin olduğunu unutmayalım.

ASCH'in Deneyi İle SHERİF'in Deneyinin karşılaştırılması

1.**Sherifin araştırmasındaki fiziksel gerçeğin belirsizliğine karşılık, 

**Asch'in araştırmasında fiziksel gerçeğin açık seçik olduğu ortadadır.

2.** Sherifin araştırmasında, birey, gerçeği tanımlamak için grup kararına muhtaçtır, çünkü grubun kararından başka ona bilgi temin edecek bir kaynak yoktur.

** Asch'in araştırmasında ise, apaçık fiziksel durum, bireye gereken bilgiyi temin ettiğinden, bu bilgiyi edinmek için, bireyin gruba ihtiyacı yok demektir.

3.** Sherifin araştırmasında birey, grubun fikrine, doğru olduğuna inandığı için uyar,

** Asch'in araştırmasında ise birey grubun fikrine yanlış olmasına rağmen uyar.

4.** Sherifin deneyinde, uyma davranışının altında fikren de kabul etme (ya da tutumunu grubun görüşüne doğru değiştirme) olayı yatmaktadır. Böylece grup normu (standardı) kişi tarafından benimsenmekte, kendine mal edilmektedir

** Asch'in deneyinde ise, uyma, sadece davranış düzeyinde oluşmakta, daha derine inen bir tutum değişimi ya da benimseme, kendine mal etme söz konusu olmamaktadır.

5.** Sherifin deneyinde hiç yoktan bir grup normunun oluşumu araştırılmakta

** Asch'in deneyinde ise var olan, yerleşmiş bir grup normuna uyma olayı İncelenmektedir. 

6.** Sherif, daha sonra meydana gelen bir olayı ele almışlardır. Başka bir deyişle, önce norm oluşmalıdır ki, sonra ona uyulsun.

** Asch ise, grup süreci içinde daha önce meydana gelen bir olayı ele alır.

ASCH'in Deneyi İle SHERIF'in Deneyinin Ortak Yönleri 

Bu önemli farklılıklarına karşın bu iki laboratuar deneyinin kavram­sal açıdan birbirine çok yakın olduğu da görülmektedir. Her iki araştırma da sosyal normlar, sosyal etki ve uyma davranışı hakkında bize çok değerli bilgiler vermektedir. 


3.MILGRAM'IN <<İTAAT>> DENEYİ

(MİLGRAM)

**Sherifin otokinetik etki deneyinde bir sosyal normun nasıl oluştuğunu; Asch'in deneyinde ise yerleşmiş bir sosyal norma bireylerin nasıl uyduğunu gördük. Sosyal etki olayını oluşma halinde bize gösteren bu araştırmalardan sonra şimdi de, sosyal etkinin ve buna uyma davranışının nereye varabileceğini gösteren bir deneyi inceleyelim. 

Deney İnsanlar sosyal etkiye ne dereceye kadar boyun eğerler? Sosyal itaat etme veya başkaldırma nasıl oluşur? Bu sorulara cevap aramıştır.

Milgram tanımadığı birisine zarar verme emri alan bir bireyin bu emre uyup uymayacağını ya da ne dereceye kadar uyacağını laboratuar deneyi ortamında incelemiştir.


Deney İçeriği


Otorite ve güç. İtaat ve uyum. İnsanoğlunu biat etmeye iten nedir? Birey, hangi durumda otoriteye itaat eder? Verilen bir buyruğu aklın, vicdanın, bilimin süzgecinden geçirmeden nasıl uygulayabilir?


Nazi Almanya’sındaki savaş suçlularının yargılamalar esnasında “Ben sadece görevimi yapıyordum!” savunması Milgram’ı bu deneyi yapmaya itmiştir.



Milgram, yaptığı deneyle insanların otorite karşısındaki tutumlarını ölçmeyi amaçlamıştır.


Yale üniversitesi psikologlarından olan Stanley Milgram, bireylerin otoriteye ne derece itaat ettiğini ölçmek için “Otoriteye İtaat”adlı deneyi gerçekleştirmiştir.


                                             


Otoritenin emri ile, birbirlerine hiç bir düşmanlık beslemedikleri kişilere zarar verip veremeyeceği,otoriteye ne derece itaat edebilecekleri, ne tarz tepkiler verebilecekleri gözlenmek istenmiştir. Deneyde, farklı yaş ve meslek gruplarından katılan denekler (öğretmenler), işbirlikçi öğrenciler (elektrik şoku verilen), gözlemci (otorite) bulunmaktadır. Öğretmen ve öğrenci olmak üzere iki gruba ayrılacakları ve öğretmen ve öğrencinin ayrı odaya alınacağı fakat birbirleri ile iletişim kurabilecekleri bir ortam hazırlanmıştır. Denek öğretmen, gözlemci ile aynı odada bulunmakta,öğrenciye soru sormakta ve öğrencinin her yanlış cevabında 15 volt ile başlamak üzere olan elektrik şoku verilmiştir. Limit ise 450 volttur. (300 volt ta insan bedeni kömürleşir.)


Her yanlış cevapta, elektrik şoku 15 volt artacaktır. Öğrenciler deney ekibinde oldukları için deneyde, öğretmenlerden başka denek bulunmamaktadır. Bu yüzden öğretmenler gerçekten elektrik şoku verdiklerini sansalar da, gerçekte böyle bir durum söz konusu değildir. Öğrencilerin önceden kaydedilen çığlıkları deney esnasında, elektrik şoku verildikçe öğretmenlere dinletilmektedir. Öğretmen ve öğrenci rollerinin gerçek kura ile belirlendiğini sanan denek öğretmenler, onların yerinde kendilerininde bulunabileceğinin farkındadır. Deneyin sonuçlarına baktığımızda, 40 denekten hiçbiri 300 volttan önce deneyi terk etmedi.


Deneklerin %65’i (40 denekten 24’ü) öğrencilere 450 volta kadar elektrik verdiler. Deneklerin çoğunun bunu yaptıklarına inanamadıkları, bunu yapmaktan rahatsızlık duydukları gözlenmiştir. Hiç bir yaptırımı olmadığı halde otoriteye uyum sağlandığı ortaya çıkmıştır.


Deneyin Açıklaması



**Milgram ulaştığı sonuçları açıklayan iki ana kuram geliştirdi.


1.Asch'in çalışmalarını temel alan Uyum Kuramı'dır. Karar verme konusunda, özellikle bir kriz ortamında karar verme konusunda hiçbir deneyimi veya yeteneği olmayan bir denek, kararı gruba ve gruptaki hiyerarşiye bırakır. Grup bir davranışsal model oluşturur.



2.Araçlaşma Kuramı'dır. Milgram'a göre, "itaatin özü, bir insanın kendisini başka bir insanın isteklerini gerçekleştiren bir araç olarak görmesi, böylece kendi davranışarından kendisini sorumlu hissetmemesidir. Kişinin bakış açısındaki bu kritik kayma gerçekleştiği zaman, itaatin tüm öz nitelikleri bunu izler".



**Bu temel olarak askeri açıdan otoriteye saygının temelidir; askerler üstlerinin emirlerini ve komutlarını, sorumluluğun subaylarda olduğunu bilerek yerine getirirler.


**Bu üç araştırmanın (deneyin) ortak yönü, hepsinde de sosyal etki ve uyma davranışının ön planda olmasıdır.










Not: Bu yazının hazırlanmasında Psikolojik Danışman Mustafa kalaylı'nın katkıları ve Floyd Henry Allport'un sosyal psikoloji kitabı başta olmak üzere birçok kaynaktan faydalanılmış olup sosyal psikoloji, psikoloji, sherif deneyi, milgram deneyi, asch deneyi, itaat deneyi, uyma deneyi,  grup normunun oluşması deneyi, sosyal etki ve uyma deneyleri, otokinetik etki  ile ilgilidir.








Share This:

MUSTAFA KALAYLI

I'SİTEMİZDE; İNSAN VE İNSANLIĞA FAYDALI OLABİLECEK "İYİ, DOĞRU VE GÜZEL OLAN HER ŞEY" SİZLERİN İSTİFADENİZE SUNMAKTAYIZ ....

Yorum Yok " ÜÇLÜ SOSYAL ETKİ ARAŞTIRMASI "

  • To add an Emoticons Show Icons
  • To add code Use [pre]code here[/pre]
  • To add an Image Use [img]IMAGE-URL-HERE[/img]
  • To add Youtube video just paste a video link like http://www.youtube.com/watch?v=0x_gnfpL3RM